Kartografya Neyi İnceler? Haritanın Bilgisi Kadar İktidarını da Okumak
Şunu peşin peşin söyleyeyim: “Kartografya neyi inceler?” sorusuna verilecek cevabı sadece “harita yapımı” diye geçiştiren her yaklaşım, bizi yanıltır. Evet, kartografya mekânsal bilgiyi toplar, düzenler, görselleştirir; ama hepsinden önemlisi, dünyayı kimin, nasıl ve ne amaçla temsil ettiğini tartışmaya açar. Bu yazı, haritaların masum çizgilerden ibaret olmadığını, aksine her çizginin bir tercih ve her tercihin bir güç ilişkisi olduğunu savunuyor. Tartışalım: Bir harita asla nötr olabilir mi?
Tanımın Ötesi: Kartografyanın Bilimsel Nesnesi ve Politik Altmetni
Kartografya; konum, ölçek, izdüşüm ve sembolleştirme gibi tekniklerle mekânın temsilini inceler. Veri toplama (uzaktan algılama, saha ölçümü, GPS), veri işleme (GIS), tasarım (renk, tipografi, lejant) ve yorumlama (analiz, anlatı) bu disiplinin omurgasıdır. Ancak burada durup şu soruyu sormazsak eksik kalırız: Hangi veriyi, kim topluyor ve hangi ölçek/izdüşümle “normal” kılıyor? Çünkü teknik bir karar gibi sunulan her adım, aslında politik bir çerçevedir.
İzdüşüm: Gerçekliğin mi, Gemicinin mi Lehine?
İzdüşüm seçimi—Mercator, Peters, Robinson veya başka bir sistem—dünyanın boyutlarını ve ilişkilerini dramatik biçimde değiştirir. Mercator okyanus seyri için harikadır; ama yüksek enlemleri büyütür, Kuzey’i olduğundan “ağır” ve “merkez” gösterir. Peters alan eşitliğini savunur; fakat formlar çarpılır. Yani kartografya, “doğru/yanlış” ikiliğinden çok, “kimin doğrusu?” sorusunun alanıdır. Bu yüzden “Kartografya neyi inceler?” sorusuna verilecek dürüst cevap, “Mekânın hangi bakışla görselleştirildiğini” de içermelidir.
Sınırlar, İsimler, Semboller: Haritaların Dilindeki Sessiz Varsayımlar
- Sınırlar: Çizgiler, çoğu zaman masa başında, tarihi ve kültürel süreklilikleri parçalayarak çekildi. Harita, sınırı doğal ve kaçınılmaz gösterir; oysa çoğu sınır, pazarlığın ve çatışmanın tortusudur.
- Toponimi (Yer Adları): Bir yerin adını kim koyar? Kolonyal dönem adları hâlâ yaşarken, yerli halkların isimleri haritanın kenarına itilmiş halde kalır. Kartografya bu isimleri “resmileştirir”—ya da görmezden gelir.
- Sembol ve Renk: Kırmızı “tehlike”, mavi “barış” gibi kültürel kodlar evrensel değildir. Harita tasarımı, izleyicinin duygusunu yönetir. Peki, hangi duygu, kimin çıkarına hizmet ediyor?
Veri Var, Temsil Kim İçin? GIS Çağında Eşitsizlik
“Büyük veri” ve coğrafi bilgi sistemleri kartografyayı hızlandırdı; ama hız, eşitlik getirmedi. Kentteki engelli rampaları, kadınlar için gece güvenli rotalar, mültecilerin erişebildiği kamu hizmetleri gibi yaşamı doğrudan etkileyen katmanlar çoğu haritada ya yok ya da güncel değil. Harita, görünür kılmadığını, yok sayıyor. Kartografyanın incelediği şey sadece “veri” değil; verinin kimler için anlamlandırıldığıdır.
Kartografyada Eleştirinin Kalbi: Tarafsızlık Miti ve Teknolojik Determinizm
Haritalar çoğu zaman “tarafsız teknoloji ürünü” diye pazarlanır. Oysa veri toplama araçları (uydular, sensörler), yazılımlar (kapalı/açık kod), lisanslar ve kurumların finansmanı bile yön verir. Büyük teknoloji platformları, hangi sokağın isimlendirileceğine, hangi işletmenin “kalıcı” görüneceğine karar veriyor. Bu, kent deneyimini dijital haritaların algoritmik estetiğine teslim etmek değil mi?
Görselliğin Cazibesi: Haritalar Hikâye Anlatır, Peki Kimin Hikâyesi?
Isı haritaları suç yoğunluğunu “sıcak” bölgelere boyar; ama polis kayıtları zaten hangi mahallelerde daha çok tutanak tutulduğunun bir ürünü. Sonuç? Harita, geçmiş önyargıyı geleceğe öneri diye taşır. Bir yatırım haritası “gelişen bölgeleri” parlattığında, artan kira ve yerinden edilme kimin hesabına yazılır? Kartografya neyi inceler sorusuna “mekânın adaletini” eklemeden yanıt veremeyiz.
Katılımcı Kartografya: Çare mi, Yeni Maske mi?
Açık veri ve katılımcı haritalama umut verici; fakat moderasyon, doğrulama ve ölçek sorunları burada da siyasidir. Mahallelinin çizdiği risk alanları, şirketlerin yatırım gündemiyle çelişirse, hangi katman kazanır? “Topluluk haritası”nın kaderi, yine platformların görünürlük algoritmalarına mı bırakılır?
Kartografya Neyi İnceler? Cevabı Kesmeyelim, Derinleştirelim
Elbette kartografya yerin, konumun, mekânsal ilişkilerin bilimidir. Ama aynı zamanda, temsilin, meşruiyetin ve bellek mücadelesinin alanıdır. Haritalar sadece yolları göstermez; değerlerimizi, önceliklerimizi ve kör noktalarımızı da resmeder. O zaman soruyu yeniden soralım: Kartografya, mekânı anlatırken mi inceler, yoksa mekânı yaratırken mi?
Tartışmayı Ateşleyen Sorular
- Bir haritanın “doğru” olması ne demek? Doğruluk, hangi amaca göre tanımlanır?
- İzdüşüm seçimi etik bir beyan sayılmalı mı? Harita lejantında bu etik beyan zorunlu olmalı mı?
- Dijital platformların görünürlük kararları, kamusal mekânın özelleşmesi değil mi?
- Katılımcı haritalar, gerçekten “katılım” mı sunuyor, yoksa kurumsal haritaların veri madenciliğine mi dönüşüyor?
Eylem Çağrısı: Haritaları Sorgula, Katmanları Aç
Kartografyayı sadece teknik bir zanaat değil, kamusal sorumluluk olarak ele almak zorundayız. Harita üretirken: veri kaynağını açıklayın, izdüşüm ve ölçeğin etkisini yazın, görünmez kalan toplulukların bilgisini arayın, tasarım tercihlerinizi gerekçelendirin. Harita okurken: lejanttan önce niyetini okuyun, boşluklara bakın, hangi katmanın eksik olduğunu düşünün. Çünkü haritalar dünyayı yalnızca göstermiyor; aynı zamanda mümkün dünyalar öneriyor.
Son söz: “Kartografya neyi inceler?” sorusunun cesur cevabı şudur—kartografya, mekânı kimin için anlamlı kıldığımızı inceler. Eğer bu soruyu ihmal edersek, haritalar bizi götürmek istedikleri yere götürür; sorgulamazsak varış noktasını hep başkaları seçer.